Hayatta ne kadar dibe vurabiliriz ki? Hepimizin kolektif tecrübesine dayanarak söylüyorum; ÇOK DAHA DİBE EN DİBE EN DİBE EN DİBE. Her dibe vuruşumuzdan sonra neler oluyor peki? Dibe vurdun bir yara aldın bir tarafına, çıkarken biraz debelendin biraz daha yara aldın, sonra yaralar kapanıyor, bazen izler kalıyor ama sen yaşamaya devam ediyorsun. Bugüne kadar he ne olmuş olursa olsun ölmedik. İnatla yaşadık, bir şekilde öyle veya böyle.
Bu ara bir insanın vedasına şahit oluyorum, hiç bunun hakkında konuşmak da istemiyorum. Devindikçe sanki değiştirebilirmişim gibi, sanki kaçabilirmişim ya da en azından kısa süreliğine saklanabilirmişim gibi. Sadece gibi tabi, gerçek değil bu sanrı. Bile bile gene de deviniyorum.
Bu ara kendimi zekice yazılmış kitaplara verdim. Nereden duydum kim söyledi hangi yorumda gördüm bilmiyorum ama kader ağlarını ördü ve ben önce Naif. Süper'i sonra Doppler'i en son da dayanamayıp Bildiğimiz Dünyanın Sonu'nu okudum. Naif. Süper'i bir Pazar sabah elime aldım ve bütün gün elimden bırakamadım gülümseyerek sarılarak okudum. Mutlu okudum. Kitabın ne yazık ki son cümlesini okuduğumda aa bitti dedim. Üzüldüm ama bana kattıkları için sevindim. Hepimiz varoluşsal krizler yaşıyoruz, bu 3 kitap da aslıda bununla ilgili. Her hilkat garibesi huyum beni daha da özel ve güzel kılıyor. Erlend Loe tüm bunları bana söylediğin için dünyayı daha iyi bir yer yaptığın ve bizi vahşi tarafımızla yüzleştirdiğin için teşekkür ederim. Ve hatta ben bunu adamcağıza Twitter üzerinden yadım o da bana yanıt verdi, hatta dedi ki 2 Ekim'de İstanbul'dayım. Yaşayan en önemli kült yazarlardan birisi şehrime gelecek, tabi ki atladık gittik. İmza seansını kaçırdık ama söyleşi harikaydı. Anais Nin'in günlüklerini okumuş Erlend Loe, Knut Hamsun severmiş, 3 kitabı daha yakında ülkemizde yayınlanacakmış, Yapı Kredi Yayınları sağ olsunmuş. Bir kaç yazar arkadaşı ile bir komün halinde yazıyorlarmış, parayı kazandığı yer senaryo yazımı olduğu için kitapları da son derece içinden geldiği gibiymiş, herhangi bir hedef kitleye yazmazmış. Kitaplarını yazdıktan sonra okumazmış. Hatta bir tavşan mevzusu oldu da söyleşide hemen engin bilgimi sundum olayı çözdüm. Ama burada spoiler vermeyeceğim. Birer cümle ile çok kısa en çok bu 3 kitapta neyi sevdim ben?
Naif. Süper:
Gerçekten naif, liste yapmanın saf olmanın hafifliği insan olmakla yüzleştiriyor. Evet tuhaf huylarımız var ama iletişim her zaman bizi mutlu ediyor. Hayatın güzel sürprizlerine açık olmak akışa bırakmak, vahşi yanını beslediğinde yumuşaması ben hep bunları gördüm. Ve hatta yazar hiç kahve içmeyen, kahvenin tadını bilmeyen bir ana karakter kullanarak kendisini de yerleştirmiş bir güzel.
Doppler:
Vahşileşmeye, geri dönmeye, en başa sarmaya her an aslında hazırız. Sadece bu son derece dğal dürtü travma sonucu ortaya çıkıyor işte arıza orada sanılıyor. Sadeleş, psikozunu yaşa (ki Tantra da aynı şeyi söyler) sonra iyileşeceksin. Nefs işin içine girince işte o zaman olmuyor güzle kardeşim (bunu 2. kitapta daha net görüyoruz). Sorumluluklardan kama sen Doppler olma ama başka bir hayat mümkün hep bir seçeneğin var. Favori karakterim Bongo!
Bildiğimiz Dünyanın Sonu:
Potlaç sahnesi netti. İkinci favori karakterim Tavşan :) İçine bir kere o primitif çağrı geldiyse ve sen ona uymamak için direnirsen işte asıl sorunu orada yaşarsın dostum. Velhasıl dedik ya başka bir hayat mümkün, en iyisi senin içgüdülerini besleyen. Aksi takdirde hasta olman ruhunu hasta etmen auranı kaydırman o kadar mümkün ki, her sabah salonunda bir şifacı ile uyanamazsın. Şifa arıyorsan gelir.
Önyargı olmadan, tamamen filtresiz zihinle okunmasını tavsiye ettiğim 3 adet kitap. Beni çok eğlendirdi, isterim ki herkes eğlensin.. Hayatın sonuna geldiğimizde anı olacağız biz de, kendini açmak için işte bunlara ihtiyacımız var. Hayat her şeyi kendimiz yaşayabileceğimiz kadar uzun değil, kitaplar o yüzden çok önemli. Bol kitap okuyun bol meditasyon yapın. Ben biraz üzgünüm, o yüzden çok daha fazla yaratmam gerek. Ben yaratırken siz de okuyun kitapları belki beğenen olur, bana da haber verir, ben de katkı sağladığım için sevinirim.
OmKremShanti
Bu ara bir insanın vedasına şahit oluyorum, hiç bunun hakkında konuşmak da istemiyorum. Devindikçe sanki değiştirebilirmişim gibi, sanki kaçabilirmişim ya da en azından kısa süreliğine saklanabilirmişim gibi. Sadece gibi tabi, gerçek değil bu sanrı. Bile bile gene de deviniyorum.
![]() |
Adımı yanlış yazmış olabilir, ama umrumda değil bu anıyı bu şekilde seviyor ve kabul ediyorum |
![]() |
Bebişlerim benim hepsini ayrı seviyorum |
Naif. Süper:
Gerçekten naif, liste yapmanın saf olmanın hafifliği insan olmakla yüzleştiriyor. Evet tuhaf huylarımız var ama iletişim her zaman bizi mutlu ediyor. Hayatın güzel sürprizlerine açık olmak akışa bırakmak, vahşi yanını beslediğinde yumuşaması ben hep bunları gördüm. Ve hatta yazar hiç kahve içmeyen, kahvenin tadını bilmeyen bir ana karakter kullanarak kendisini de yerleştirmiş bir güzel.
Doppler:
Vahşileşmeye, geri dönmeye, en başa sarmaya her an aslında hazırız. Sadece bu son derece dğal dürtü travma sonucu ortaya çıkıyor işte arıza orada sanılıyor. Sadeleş, psikozunu yaşa (ki Tantra da aynı şeyi söyler) sonra iyileşeceksin. Nefs işin içine girince işte o zaman olmuyor güzle kardeşim (bunu 2. kitapta daha net görüyoruz). Sorumluluklardan kama sen Doppler olma ama başka bir hayat mümkün hep bir seçeneğin var. Favori karakterim Bongo!
![]() |
Bongoooooooo |
Potlaç sahnesi netti. İkinci favori karakterim Tavşan :) İçine bir kere o primitif çağrı geldiyse ve sen ona uymamak için direnirsen işte asıl sorunu orada yaşarsın dostum. Velhasıl dedik ya başka bir hayat mümkün, en iyisi senin içgüdülerini besleyen. Aksi takdirde hasta olman ruhunu hasta etmen auranı kaydırman o kadar mümkün ki, her sabah salonunda bir şifacı ile uyanamazsın. Şifa arıyorsan gelir.
Önyargı olmadan, tamamen filtresiz zihinle okunmasını tavsiye ettiğim 3 adet kitap. Beni çok eğlendirdi, isterim ki herkes eğlensin.. Hayatın sonuna geldiğimizde anı olacağız biz de, kendini açmak için işte bunlara ihtiyacımız var. Hayat her şeyi kendimiz yaşayabileceğimiz kadar uzun değil, kitaplar o yüzden çok önemli. Bol kitap okuyun bol meditasyon yapın. Ben biraz üzgünüm, o yüzden çok daha fazla yaratmam gerek. Ben yaratırken siz de okuyun kitapları belki beğenen olur, bana da haber verir, ben de katkı sağladığım için sevinirim.
OmKremShanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder