Göbek deliğinin altından ve üstünden iki ayrı kuvvetle ayrı yönlere çekildiğini düşün. Kollarını kaldır omurganın sessizliğinde, doğal kıvrımında sanki birisi başının üzerinden sen adeta bir kuklaymışsıncasına yukarı çekiyor. Ve ayakların yerde köklenmiş, göbek deliğinin altından bir kuvvetle aşağıya doğru yere doğru dünyanın en merkezine doğru kökleniyorsun. Derin bir nefes al bir bak bakalım ayaklarına. Her bir ayağının 4 köşesinden yere çapala kendini. Ayak parmaklarını bir kaldır, sonra onları iyice yay yere yerleştir. Sağlam bastığından emin ol ki daha iyi köklenebil. Kasların bacak kemiklerini bir güzel sarmalasın kucaklasın, dışa doğru bir rotasyon ver ama önce. Basışın sağlam olana kadar ayak parmaklarını ve ayaklarının 4'er çapasını kontrol et.
Sağlam mısın? Tebrikler TADASANA Dağ duruşu sen kocaman bir dağsın. Aynen hayal ettiğin gibi bir dağsın. Ben mesela kocaman sarp kayalı karlı K2 gibi bir şeyim Maru gibi böyle karlı serin soğuk sessiz sakin dingin.
Kapat o zaman gözlerini. Aldığın nefes ile bembeyaz parıl parıl bir ışığın omurgandan aşağıya indiğini düşün. Sen nefes verirken de içini arındıran o mavili pembeli nefes çıkıyor. Her nefes ile o beyaz bembeyaz enerji iskelet sistemini dolaşıyor. Kafatasını parlak pasparlak yıldızlar gibi parlak yapıyor. Nefes ile arınıyorsun.
Nefesin tüm bedenini doldurduktan sonra ayaklarının her 4 köşesinden yere doğru gitmeye başlıyor. Ağaçların, çiçeklerin kökleri gibi kökler derinlere gidiyor. Toprak üzerinde değil misin sorun değil, bir apartmanın en üst katında mısın sorun değil, zeminin her neresi ise, işte oradan aşağıya dünyanın merkezine gitmek için nereyi kat etmesi gerekiyorsa onu kat ediyor. Hissettin mi şimdi ağırlıksızlaşmaya başladın. Ferah değil mi?
Üzümünü ye bağını sorma ama ille de bilmek istersen sana bunun nedenini dünya ile bağlantı kurduğun için seni toprakladığını ve ruhunu hafiflettiğini o nedene kendindeki o ağırlığı hissetmediğini hayal etmeni söyleyebilirim.
Bana geçen hafta olan da ayağımda oluşan bir adet kuş gözü nasır yüzünden yapamadım. Benim hayatım parmaklarımın uçlarında geçiyor adeta bir Banu Alkan bir Afrodit bir İnnana. Velhasıl o bastığım yeri iyi mi topraklayamadım ne yaptım bir sancı bir ağrı bir nahoş hissiyat. Dün sabah da (nedense) evde koşarken tam kuşun gözüne gözüne kabloya basıp uludum tabi.
Ne yaptık? Önce her aciz kul gibi Google Dayı'ya sorarak bu nasıl geçer dedik, bir dünya ev reçetesi çıktı, sonra nasır bandından pedikürcüye ulaşan uzun bir skalayı da değerlendirerek doktora gitmeye ve olayın tekrarlanmayacak şekilde çözümüne karar verdik. 10 dakika içerisinde hiçbir acı hissetmeden kuşumun gözünden ayrıldım. Bu esnada hoca ile de bol sohbet etme olanağımız oldu çünkü ben dakikada 4000 kelime falan konuşuyorum aynı anda da bir o kadarını proses ediyorum (toplantılarda Euro Dolar teklif ederek beni susturmaya çalışırlar ve bugüne kadar hiç bir teklifi kabul etmeden hep konuşmayı seçtim).
Dostlar arkadaşlar Romalılar, bunu not edin;
- Nasır ayıp değildir herkeste olabilir
- Bu meret sürtünme seviyor, ayakkabı ayağını tam sarmıyorsa sürtünme varsa geliyor bu meret, ha ayakkabı çok sıkarsa da geliyor ayakkabıyla iyi geçinin
- Bu merek yüksek topuk seviyor, senelerdir sivri topuk zaten ancak düğünlerde giydiğim bir şeydi ki onda da yemek sonrası pistte çıkartıp atılırdı, bu sene devasa mantar dolgu topuklara düştüm. İşte hah tam da o sıcak ter sürtünme kombinasyonu ile kuşçuğa yuva hazırlamış.
- Sıkı dur Romalı: Bale. Bu arkadaşın oluşması uzuuuun zaman alırmış, ben de 37 yaşında baleye başlaya bir insan evladı olduğum ve muhtelif zamanlarda evde de bale çalıştığım için patiklerimi giyip gayet de kendisine yaldızlı davetiye çıkartmışım
- Birkenstocklardan da olabileceği sinyalini veren Değerli Hocam'a 7 yıldır giyiyorum ne olur ondan olmasın dedim anlaştık sanırım
- Yalın ayak gezme bu diyarlarda ceylan seni avlama potansiyelleri var arz ederim Oysa ben tam bir deveciyim. Ayaklarım belki ondan bu kadar büyüktür, hep yalın ayak olduğum için
Kısaca: Pomat süreceğim duş sonrası, yüksek topuklu bir şey giyersem de jel tabanlıklar ile destek yapacağım. Hiç bir zaman bebek prenses yumuşaklığında ayaklarım olmadı benim (arkada Emrah Boynu Bükükler Çalıyor) ama olsun isterdim. Her gün ponza taşı veya o mekanik alet yok yasak, onun yerine ayak peelingi ve iyi nemlendirme. Bundan sonra ayaklarıma çoook daha iyi bakacağım. O acıyı ne ayağım ne ben ne de kimse yaşamasın ki ben genç bir kuş gözü nasıl besleyip büyümüşüm bunun yaşlısı çok çaçaron oluyormuş. Neymiş;
- Peeling
- Nemlendirme
- Bakım / Masaj
Meditasyonla başlayıp nasır ile devam edip peeling ile bitirdiğimize göre misyonum tamamlandı bu gün de :)
Eğer güzel ev yapımı peeling bulursam tabi ki paylaşırım önce kendimi kobay eder sonra ilerleyen günlerde Hermes cüzdan yumuşaklığında topuklarım olup olmadığını merak eden sanmam çıksın ama olsun yazarım ben.
Om KremShanti
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder